
Endüstri 4.0 nasıl algılanmalıdır?
Endüstri 4.0’da, yapılacaklar ve yapılmayacaklar!
Endüstri 4.0, son zamanlarda endüstriyel yaşam başta olmak üzere oldukça yoğun olarak gündemi işgal eden bir kavram olmuştur. Genel hatları ile bakıldığında, toplumlar ister istemez bu dönüşümü yaşamaktadırlar. Değişim ve dönüşümün önü alınacak gibi değildir. Artık yapılacak olan, bu dönüşümü en sağlıklı bir şekilde gerçekleştirecek, yol ve yöntemler belirlemektir. Üretim ve imalat dünyasının tüm dinamiklerini bu kapsamda gözden geçirip, sağlıklı bir yol haritası oluşturmak, sadece bireysel olarak işletmelerin değil, aynı zamanda devletinde bir görevidir. Aksi takdirde, yakın gelecekte dünya rekabetinde geri kalınacaktır. Dördüncü endüstriyel devrimin neticesinde, rekabet artık kurumsal düzeyden, hükümetler düzeyine çıkacak ve küresel rekabet üstünlüğü toplumsal barış ve başarının temel direklerinden birisi olacaktır. Dördüncü endüstriyel devrimin temel enerjisinin “bilgi” olacağı unutulmamalıdır. Bilgiyi üretenler, koruyanlar, bilgiden yeni bilgiler türetmesini bilenler güç sahibi olacaktır. Bu hem birey düzeyinde, hem kurum düzeyinde hem de ülke düzeyinde geçerli olacaktır. Zaten bireyler, kurumların gücünü oluştururken, kurumlarda ülkelerin gücünü oluşturacaktır. Artık dünya bilen insanlar, bilen işletmeler, bilen şehirler, bilen ülkeleri konuşmaya başlayacaktır. Üniversiteler ve araştırma merkezleri gibi bilgi üretim merkezleri toplumsal dönüşümün temel direklerinden birisi olacaktır.
Dönüşümün yol haritası oluşturulmalıdır
Endüstriyel dönüşümü sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için toplumun her kesimine düşen görevler bulunmaktadır. Bu çerçevede en öncelikli görev ise, endüstriyel kurumlara ve işletmelere düşmektedir. Çünkü onlar bu dönüşümün temel direğini oluşturacak ve itici gücü olacaklardır. Bu işletmelerin kendilerine, sahip oldukları kaynaklar çerçevesinde bir yol haritası oluşturmak durumundadırlar. Her ne şekilde olursa olsun, bu yol haritasının oluşturulmasında ve uygulanmasında yapılması ya da yapılmaması gereken önemli noktalar aşağıda özetlenmiştir.
• En önemli konu, gidişatın artık devam etmemesi gerektiğinin farkındalığını artırmaktır. Geçmiş üretim yol ve yöntemleri ile yeni dönüşümü yakalamanın mümkün olmayacağını iyi anlamak gerekmektedir. Aslında dönüşümü herkes çok iyi bilmekte ve anlamaktadır. Ancak zorluk, yeni dönüşümü kabul etmekte değil, eski adet ve anlayışlardan vazgeçmektedir. Çalışanlar başta olmak üzere tüm paydaşları, bu dönüşüme hazırlanmadan, sistemleri değiştirmeye çalışmak büyük bir yanlışlık olacaktır. Dördüncü devrimin getirdikleri ve sosyal etkilerinin çok iyi analiz edilerek, kurumun entelektüel ve teknik kabiliyetlerin ortaya çıkartılması ve yol haritasının ona göre hazırlanması doğru olacaktır.
• Dördüncü endüstri devrimi, “otonom sistemlerin” devreye alındığı bir imalat ortamı oluşturmaktadır. Bilişim ağının zeki olmasını gerektirmektedir. Siber fiziksel sistemler, üretimin temel bileşenleri haline gelmektedir. Bulut bilişim ve veri işleme yöntemlerinin imalat ortamının temel alt yapısı olmaktadır. Ancak bunları yerine getirmiş olmak dönüşümü sağlamak için yeterli değildir. Burada önemli bir konu vardır. Onun kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekir. O da tüm sistemlerin “bütünleşik (entegre)” bir yapıda çalışmasını sağlamaktır. Sistem entegrasyonu olmazsa olmazlardan görülmek durumundadırlar. Aksi halde alınan sistemler sadece teknolojik yenilenme anlamına gelecektir.
• Endüstri 4.0, insansız fabrikaların kapısını açmıştır. Bu farkındalık, özellikle robotların iş hayatına hâkimiyetinin neticesinde, ortaya çıkacağı düşünülen “teknolojik işsizlik” korkusunu yenmeye odaklanmalıdır. Bu dönüşümün yeni iş olanakları açacağı ve insanların iş profillerinin değişeceği ve gereği yapıldığında düşünüldüğü gibi toplumsal bir soruna yol açmayacağı anlatılmalıdır.
• Dördüncü endüstriyel dönüşüm yeni bir üretim vizyonu ortaya koymaktadır. Ürün, Zekâ, Bilgi ve İletişim ağından oluşan bir ortam önerilmektedir. O nedenle makineleri değiştirmek sureti ile bu dönüşümü sağlayacağını düşünmek en büyük yanlışlıklardan birisi olacaktır. Yeni üretim vizyonunu benimsemeden gerçekleştirilecek olan her türlü yatırım, sadece sistemleri otomatize etmek ve dijitalleştirmekten öteye gitmez. Oradan beklenen faydanın temin edilmesi ve kurumsal dönüşümün tekâmül etmesini hızlandırmak yerine tam aksine geciktirecektir. Yeni dönüşüm yeni teknolojiyi eski usul (yöntem, anlayış) ile yürütmek şeklinde algılanmamalıdır. Bu çok pahalı bir dönüşüm süreci yaşamak anlamına gelmektedir. Tam aksine, dönüşüm yeni felsefeyi benimseyip, ilgili teknolojik yapılanmayı gerektirir.
• Çalışanların bu dönüşüm sürecinde her türlü haklarının korunacağı konusunda teminatlarının olması önemli bir gereksinimdir. Bireylerin dönüşümün önünde engel olmalarının önüne geçilmez ise, yapılan teknolojik yatırımlar eski usullere kurban edilecektir. Üretim yapan bireylerin; daha çok sistem geliştirme, modelleme, planlama vb. gibi kendi yaptıkları işlerin entelektüel tarafına bakmaları sağlanır ve çalışmaları o yöne kanalize edilir ise, kendileri dönüşüm sürecinin karşısında olmak yerine bir parçası olmaları sağlanabilir. Çalışanların, makineler ve yazılımlar ile ilişki içerisinde bir imalat ortamına alışmaları sağlanmadan yapılacak girişimler, dönüşüm sürecinin uzamasına yol açacaktır.
• Endüstriyel toplumun bu dönüşümde göz ardı etmemesi gereken diğer önemli bir nokta da, artık mevcut ürün gamlarının, gelecekte pazarda şansının kalmayacağının anlaşılmasıdır. Giyilebilir internet ürünleri pazara çıktığında, mevcut ürünlerin yerini kolaylıkla alabilecektir. İmplante teknolojiler geldiğinde, artık geleneksel ürünlerin pazarda tutunma şanları azalacaktır. İnsansız otomobiller, traktörler, drone cihazları vb. gibi ürünler, pazardaki geleneksel ürünleri kısa zamanda tercih edilmez düzeye indirebilecektir. Şehirleri sensörler donatacak ve geleneksel aydınlatma sistemleri, yol işaretleri vb. gibi ürünleri üretenlerin pazarda önemli oranda güçleri kırılacaktır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Diğer yandan teknolojik görüş gözlükleri gibi yeni ürünlerde, pazarda kendisini gösterecektir. Uygun teknolojik alt yapısı olanlar, kendi becerileri doğrultusunda gelecekte oluşabilecek yeni ürün arayışlarına da girmelidir. Teknolojik alt yapıyı yenilerken, mevcut ürünleri gelecekte pazar şansı yüksek düzeye çıkartacak girişimlerde bulunmamak veya yeni ürün üretme gayreti içerisinde olmamak dönüşüm sürecinin iyi anlaşılmadığının önemli bir göstergesi olacaktır.
• Boyutları artık ölçülemeyecek boyutlara ulaşan “büyük verinin” kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Yeni endüstriyel toplumda, üretilecek olan ürünler kişiselleştirilmiş olmak durumundadır. İnsanların beklentilerini karşılayacak ürünlerin, pazarda şansı yüksek olacaktır. Üretilen ürünlerin kullanımında yaşanan, ama dile getirilmeyen sorunlara dahi, büyük veri analizleri ile ulaşmak mümkündür.
• İşletmeler, tüm sistemlerini dijitalleştirmekte zorlanabilirler. Dijitalleşme sürecinin kontrollü bir plan ile gerçekleştirmek ve kurumun kaynakları, insan gücü kaynakları, otomasyon ihtiyaçları, otonom çalışma kabiliyetinin kazandıracakları düşünülerek, bu planın hazırlanması faydalı olacaktır. Diğer bir deyişle; işletmelerin geleceğe sağlıklı bir şekilde yürüyebilmeleri için kendi güçlü yanlarının öne çıkartarak sorunlarını çözmek üzere şekilde “öncelikli iyileştirme (dönüşüm) alanlarını” belirlemeleri daha doğru olacaktır.
• Endüstriyel dönüşümde, robotlara dayalı bir üretim ortamı oluşmaktadır. Birçok konuda kararları robotlar verecektir. Günün koşulları ile robotların bilgilerinin güncellenmesi önemli bir gereksinimdir. Bir robotu alıp, onu kesintisiz ve sürekli kullanarak, aynı başarıları elde etmeyi düşünmek büyük bir yanlışlık olacaktır. Robotların, bilgilerini güncellemeleri için gerekli mekanizmalar ile donatılmaları gerekiyor. Bu gerekli ama yeterli değildir. Bu bilgilerin oluşturulması ve robotun erişebileceği hale getirilmesi önemlidir. Büyük veri analizleri, burada önemli bir destek üretebilecektir. Unutulmamalıdır ki, robotlar ancak, onları üretenler kadar zeki olabilirler. Onun için kurumun entelektüel sermayesinin çok iyi yönetilmesi, sürekli güncel tutulması, karar verici makinalar, yazılımlar ve robotların erişimine kesintisiz sunulması önemli bir gereksinimdir. Karar alma sorumluluğu robotlara yüklenerek, ticari başarısızlıkların üstü örtülemeyeceği gibi bu sorumluluktan kurtulmanın da mümkün olamayacağını geleceğin sistem tasarlayıcıları ve yöneticilerinin çok iyi bilmesi gerekir.
Özetle, aslında dönüşüm sürecinde dikkat edilmesi gereken daha çok konu vardır. İş yerlerinin yeniden tasarlanması, bilişim şebekelerinin tüm kurum içerisine yaygınlaştırılması, ürünler ile birlikte ürünlerin benzetim modellerinin üretilerek birlikte pazarlanması, makinelerin ve ürünlerin tamir edilmesinde, artırılmış gerçeklik ile sanal gerçekliğin birleştirilmesi vb. gibi konular önemli gelişmeleri tetikleyecek nitelikte olacaktır. Bunlardan birinin durulması, dönüşümün iyi yönetilemediği anlamına gelecektir. Bir taraftan dönüşüm süreci gecikirken, diğer taraftan bu kapsamda önemli ticari şanslar kaybedilmiş olabilecektir.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Öztemel

Ürünlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için
iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.
En kısa sürede uzman ekiplerimiz size
dönüş yapacaktır.